"Kurtlarla Koşan Kadınlar" kitabı, Clarissa Pinkola Estés tarafından yazılmış bir psikolojik analiz ve hikâye koleksiyonudur. Kitap, kadınların güçlenmesi, kendilerini keşfetmeleri ve kendi iç güçlerini kullanmaları için ilham verici bir rehber niteliğindedir.
Kitapta, Estés birçok masalı ve miti ele alır ve bunları modern kadınların yaşamlarına nasıl uyarlayabileceklerini anlatır. Masallar ve mitler, kadınların güçlerini keşfetmeleri, kendi iç dünyalarını anlamaları ve zorluklarla başa çıkmaları için birer araç olarak kullanılır.
Estés, kitapta aynı zamanda kadınların toplumsal baskılar ve sınırlamalarla nasıl mücadele edebileceklerini de anlatır. Kadınların güçlerini keşfetmeleri için özgürleştirici bir yaklaşım önerir ve kadınların yaratıcı, cesur ve özgür ruhlarını ortaya çıkarmaları için cesaret verir.
"Kurtlarla Koşan Kadınlar", kadınların kendi güçlerini keşfetmelerine yardımcı olan güçlü bir kaynaktır. Estés'in anlatımı, kadınların hayatlarındaki zorlukları aşmalarına ve kendilerini gerçekleştirmelerine yardımcı olur. Kitap, kadınların güçlü, özgür ve yaratıcı varlıklar olduklarını hatırlatır ve kadınların güçlü bir toplumsal değişime katkıda bulunabileceklerini gösterir.
İtalik harfler ile alıntıladığım bu yazı, bir yapay zekâ sitesinden “Kurtlarla Koşan Kadınlar” kitabı ile ilgili sorduğum soruya cevap olarak yazıldı.
Tüm kadınların okuması gerektiğine inandığımız ve kadınların kutsal kitabı olarak adlandırdığımız “Kurtlarla Koşan Kadınlar” kitabı için ne kadar yüzeysel, ne kadar sığ bir tanıtım yazısı aslında. Elbette o bir yapay zekâ ve üretiminde kadınların yer almadığı da verdiği cevaptan belli olmakta yoksa biz kadınların, birer madalyon takar gibi göğsümüze taktığımız hayal kırıklıklarından muhakkak bahsederdi ya da gülüşlerimizin arkasına sakladığımız acılarımızdan…
Biz kadınlar hayatın hiçbir alanında görülmüyoruz ve bu görünemeyişlerimizin hıncını kendi hayatlarımızı sabote eden davranışlarda bulunarak yine kendimizden çıkartıyoruz. İşte bu kitap – deyim yerindeyse yere göğe sığdıramadığımız bu eser- yeryüzünü diyar diyar gezen türlü masallar ve arketipsel öğeler aracılığıyla biz kadınları uyarıyor ve kız kardeşlerimizi yüreklerine birer hayalet gibi musallat olan kişisel hayal kırıklığı mezarlığında dolaşmaya davet ediyor ve satır aralarından sıklıkla şöyle sesleniyor:
İç âlemine bakamayan şifasını bulamaz.
Çünkü bilin-dışından, bilinç safhasına geçirilemeyen her bir hayalet, her bir illüzyon biz kadınları hırpalamaya ve hatalı kararlar almamız yönünde teşvik etmeye (!) devam eder. O yüzden bu şahane eser tüm kadınlara sesleniyor ve donmakta olduğu halde sahte hayallerin hülyasına kapılarak ısındığını zanneden ama aslında ölmek üzere olan Kibritçi Kız masalında olduğu gibi bizleri, ölüm uykusundan uyanmaya davet ediyor.
Ruhsal olarak büyük bir savaşın içerisinde, türlü türlü yara-bere ile bezenmişte olsan kemiklerinin üzerine şarkını söyle, kurnaz bir kadın olarak akıllıca adımlarını at ve doğanın en akıllı hayvanlarından olan kurtların yaptığı gibi kendi sürünü bul ya da kur diyerek kitaptan ilham almaya devam edelim.
Masalların gerçekten de iyileştirici birer etkisi var dinleyenlerinin üzerinde, öyle olmasalar hangi yaş gurubunda olduğumuza aldırış etmeden hala masal dinlediğimiz o büyülü çocukluk hatıralarımıza geri dönmek ister miydik? Ya da bizzat yaşamın kendisinin dahi birer hikâye anlatısı olarak başladığı dünyada, onun ilk izlerini sürmek için hem kutsal kitapları, hem de tarihi anlatıları titizlikle inceler miydik?
Hemen hemen bütün kutsal kitaplarda yer alan atalarımızın “elma” metaforu üzerinden anlatılmaya çalışılan hikâyeleri, tarihin ilk ve en gizemli hikâye anlatısı değilse nedir? Aradan geçen belki de yüzbinlerce seneye rağmen hala o anlatıyı zihnimizde canlandırabilmek için hayallere dalıyor, haklarında türlü okumalar yapmaya devam ediyoruz oysa ki. Çünkü bizler kendimizi hikâyeler aracılığı ile anlar, hikayeler aracılığı ile anlatırız. Masallar, öyküler, dramlar, tiyatro oyunları sayesinde kendi hikâyemizi görünür kılar, birer ses olduğumuza, sonunda sesimize karşılık bulduğumuza inanır ve ya o hikayeyi sahiplenir ya da tümüyle ondan nefret etmeyi tercih ederiz.
Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabı ise, öyle büyük bir güce ve içtenliğe sahip ki bırakın kendi hayat hikâyenizden nefret etmeyi, “her şeye rağmen, hatalarımla, yanlışlarımla, güzelliklerimle ve doğru adımlarımla beni ben yapan bir hayat yaşadım” bilinci ile kitabı bitirmenize ilham oluyor ve o ilham öylesine sizi sarıp sarmalıyor ki, yazar Estes belki de hayatınızda hiçbir zaman sahip olamadığınız biricik Vahşi Kadın ve hiçbir zaman yok olmayacak olan sonsuz anne kaynağınız oluveriyor.
Dünya çapında çok satanlar listesinde uzun senelerdir kendisine yer edinen ve artık kült bir eser olan “Kurtlarla Koşan Kadınlar” kitabı, dernek olarak daha fazla görünür olduğumuz zaman kadınlara ücretsiz olarak hediye etmek istediğimiz adeta kutsal bir eser. Neden kutsal kelimesini tekrara kapılma endişesi duymazdan yazıyoruz çünkü bizlere göre yürekten yazılan ve yüreklerimizi öpebilen, ruhlarımıza dokunabilen her eser, - ister kitap yazımı, ister birer sonat veyahut birer seramik yapımı olsun - “kutsaldır”.
Ve “Kurtlarla Koşan Kadınlar” biz kadınlık diyarının en güzel, en içten, en ayrıntılı ve en sevgili duası.
Kelimelerin ve de kadınlık diyarının şifacısı olarak isimlendirilmesi gereken yazar Pinkola Estes’i; blog sayfamızın “ilham kaynağı” kadın yazarlar dizisinde baş konuk olarak ağırlamaktan büyük bir coşku duyduğumuzu belirterek yazıyı noktalayalım. Öyle ki, Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabı hakkında ne kadar yazarsak yazalım kendimizi tam ifade edemeyeceğimiz aşikâr.
Kemiklerinizin üzerine doğru şarkıyı bulmayı ve söylemeyi unutmayınız!
Sevgiyle,
Kadın-Der.