Son on beş yılda, kadın hareketi adına dünya çapında önemli başarılar elde edildi ve bu gelişmeler, sağlıklı toplumlar yaratmak için son derece hayati bir adım olarak kabul edildi. Gerçekleşen bu değişim ve gelişmeleri anlamaya yardımcı olmak için ait olduğumuz coğrafyanın geçmişine bakmak faydalı olabilir. Örneğin, eşine şiddet uygulayan bir adamı görüp müdahale etmek istediğiniz doksanlar Türkiye’sinde, kültürel normların en ünlüsü olan "kocamdır döver de, sever de!" gibi söylemlerle karşılaşırdınız ve utanarak kendi yolunuza devam etmek zorunda kalırdınız.
Şiddeti uygulayan erkek, şiddete uğrayan ve gururu kırılan kadın ancak yine de aynı kadınlar sıklıkla şiddet uygulayan erkeklerin onurunu korumak adına, sevgi ile şiddet eylemlerini bir arada içselleştirmeye çalışmışlardır.
Bu tür davranış kalıpları, şiddet uygulayan erkeklerin adının "dayakçı koca" olarak anılmasından kaçınma ve erkeklerin toplumsal onurunun korunması gibi düşüncelerin sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak, bu düşünceler, şiddetin kabul edilemez olduğu gerçeğini göz ardı ederek, şiddete maruz kalan kadınların maruz kaldığı zulmü normalleştirmekte ve meşrulaştırmaktadır.
Hayatlarımızın hiçbir döneminde eşine şiddet uygulayan bir erkek için “ah ne de çok karısını seviyor” şeklindeki sağlıksız bir düşünce yapısına sahip olmadığımız halde biz kadınlar nasıl oldu da seven bir erkeğin şiddet uygulayabileceğine kanaat getirebildik ve yıllarca sessizliğe bürünebildik?
Fiziksel şiddet eğer sokak ortasında meydana gelmiyorsa özellikle gizli saklı tutulur; yüz bölgesinde şiddetin izi varsa “o” kadınlar daima kadınların gözlerini morartan “o” kapılara çarpmış olurlardı. Eğer yalanlamanın imkânı olmayan ve şahitlerin bulunduğu bir ortamda şiddet gördüyse bir kadın, “o” kocalar seviyor ki dövüyor yalanının arkasına çokça sığınılırdı. Böylece kadınların patriyarkal düzen ile yapmak zorunda bırakıldıkları o arkaik sessizlik anlaşmaları ne yazık ki yürürlükte olmaya devam ederdi.
Şiddete maruz kalan bir kadının biraz şansı varsa eğer, kendisinden daha bilinçli olan genellikle “yan komşu” bir oturumluk kahveye gelir ve destek alması ya da ailesine bahsetmesi gibi konularda tavsiyelerde bulunurdu.
Erkekler bilmez ama bir kadının kahve içmeye gelen bir komşusunun olması bazen o kadınların hayatlarında başlarına gelen en güzel karşılaşma olabilir...
Ve yine şansı varsa bu sefer erkeği kenara çeken bir aile büyüğü olur, kendisine nasihatlerde bulunulur ve eşine şiddet uygulamaması konusunda bazen gözdağı şeklinde, bazen yaptığının yanlışlığı minvalinde açıklamalar yapılırdı. Nadiren de olsa bazı erkekler bu durumdan son derece büyük bir pişmanlık duyarak şimdilerin tabiriyle “rehabilite” olurlardı ancak hangisi yaşanmış olursa olsun hiçbir zaman kendileri tebrik edilmez, “sevdiğinden dolayı eşine şiddet uyguladın, biz biliyoruz seni!” cümleleri ile olay yumuşatılmazdı.
Özellikle fiziksel şiddet teması her zaman utanılması gereken bir olguydu. Hem uğrayan için, hem de uğratılan adına.
Peki öyleyse, “sevmek ile şiddet uygulamak” kelimeleri nasıl oldu da bunca zamandır bir arada kullanılabildi hem de şiddete maruz kalan grubun baş öznesi olan kadınlar tarafından? Hangi olayın sabahında ya da hangi hayal kırıklığından sonra, bir araya gelmeleri mümkün olmayan sevgi ve şiddet kelimeleri kadınlar tarafından içselleştirildi? Ve hatta şiddet görebilen taraf olmayı savunmuşlarcasına “döver de sever de” cümlesi ağızlara pelesenk edildi?
Bu soruların cevapları biz kadınların kültür tarafından içselleştirilmiş hikâyelerinde saklı ve artık, ne mutludur ki bu derece bozulmuş akıl tutulmalarından on-yirmi yıl öncesine göre uzak olmamızı büyük bir gelişim olarak adlandırabiliriz.
Kadınlarımız fiziksel şiddete yatkın olan partnerlerinden gördükleri ilk şiddet eyleminde ilişkiden uzaklaşabilme cesaretini nihayet gösterebiliyorlar çünkü kadınlar yürekten sevebilen bir erkeğin elinin kalkamayacağını ve bu iki eylemin asla bir arada olamayacağının farkındalar çünkü gerçekten seven birisi -cinsiyet gözetmeksizin- şiddet uygulayamaz.
İçerikler(en) Fotoğraflar Fotoğraf bulunamadı Tarih: 01.05.2023 info@iyikod.com